
Muhammed’in müjdelendiği Barnabas incili gerçek mi?
Barnabas incilini duymayan yoktur. Diğer kutsal kabul edilen kitapların aksine gayet ince bir kitap olan İncilin büyük bölümünde Muhammed’in ismi geçmekte ve müjdelenmiş bir peygamber olduğu yazmaktadır. Kitap sanki Hristiyanlık inancı için yazılmış değil de, adeta Muhammed’in son peygamber olacağını vurgulamak için özel yazılmış bir kitap gibi.
Hatta bazı uydurukçular, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi isimlerin bu incilinin orijinalini görmüş ve yayınlamak istediği için suikaste gittiğini söylerler. Buldular bu tür komplo teorilerine inanan halkı, kandır kandırabildiğin kadar.
Tarihte böyle bir İncilin isminden ilk defa 1718 yılında John Toland bahsetmiştir. Bu incilden bahsederken bazen “Müslüman İncili” olarak, bazen de “Türk İncili” olarak bahsetmiştir. 1734 yılında ise George Sale’nin yaptığı çeviri ile Müslüman camiası bu incilden haberdar olmuştur. Hristiyanlığın ortaya çıkışından 1700 yıl sonra ortaya çıkan bu İncil’de neyin nesi? Neden birden böyle bir İncil ortaya çıkmıştı?
Peki işin aslı ne?
16. yüzyılın son çeyreğinde yazılan bu İncil, Bizans’ın yıkılması ile birlikte Hristiyan coğrafyasına yayılan Müslümanlar tarafından, Hristiyanları İslam’a çekmek için propaganda olarak yazdığı bir incildir. Amaç; Hristiyanlara, hiç kimsenin daha önceden bilmediği bir İncil göstererek, bu incilin en doğru incil olduğu ve bu incilde Muhammed’in adının defalarca müjdelendiği propagandası yaparak insanları islama çekmektir.
1907 yılında incil farklı dillere çevirilerek bastırılınca bazı Müslüman bilginler tarafından ciddiye dahi alınmazken, bazı Müslüman yazarlar tarafından gerçekmiş gibi zannedilip sık sık bu incilden alıntılar yapmışlardır.
16. yüzyılın son çeyreğinde yazılan bu kitabın ismi duyulana kadar ne islami kaynaklarda ne hristiyan kaynaklarında böyle bir incilin varlığının adı dahi geçmemektedir. Ne Muhammedin ne de onun devamından gelenlerin böyle bir iddiası hiç olmamıştır. İşin ilginç tarafı bu incili kaleme alanlar çok sayıda coğrafi hata yapmışlardır. Birkaçına bakalım:
“İsa Celile Gölü’ne gitti ve oradan kenti Nasıra’ya gitmek üzere bir tekneye bindi. O sırada denizde öyle bir fırtına patlak verdi ki, tekne az kalsın batacaktı.” [Barnabas 20:1-2]
Nasıra, Celile’de yüksek bir tepenin üzerinde bulunan bir şehirdir. Fakat bu İncili yazanlar, Nasıra’nın bir sahil kenti olduğunu sanıyor. Başka bir örnekte
“Allah’ın Ninova’yı yok etmeye karar verdiğini hatırlayın. Çünkü O, bu kentte Allah’tan korkan tek bir kişi bulamamıştı. Bunun üzerine (Yunus) halktan korkusuna Tarsus’a kaçmaya kalkıştı. Fakat Allah onu denize attı. Bir balık (Yunus’u) yuttu ve onu Ninova yakınlarında ağzıyla kıyıya püskürttü.” [Barnabas 63:4-7]
Ninova, Asur İmparatorluğu’nun başkenti olup Dicle nehrinin doğu yakasında kuruluydu. Barnaba İncilini her kim yazdıysa, Ninova’nın Akdeniz’de bir kıyı kenti olduğunu zannediyor.
Hatalar sadece bununla da sınırlı değil. Bu incili yazan kişi, Barnabas İncilinde bahsettiği İsa ile ilgili bazı tarihi olayları da yanlış aktarıyor. Örneğin:
“İsa doğduğunda Pilatus, Hanan ve Kayafa’nın kâhinlikleri döneminde valiydi” [Barnabas 3:2]
Pilatus, İsa’nun doğumundan 26 yıl sonra vali olmuştur. İsa’nın doğumunda vali değildir.
Hatalar bununla da sınırlı değil. Barnabas İncili’nin yazarı kendi inandığı Kuran’la da çelişen çok sayıda hata yapmıştır. Birkaçına bakalım:
“Meryem’in doğum anı geldi. Bakire’yi o an son derece parlak bir ışık kapladı ve Meryem, oğlunu acısız dünyaya getirdi.” [Barnabas 3:8-10]
Barnabas İncili’ni yazanlar Meryem’in acısız dünyaya geldiğini yazmışken, Kuranda Meryem doğum sancısına dayanamayıp hurma ağacının altında doğum yapmak zorunda kaldığını yazar.
“Meryem oğlana gebe kaldı; o haliyle uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacının dibine gitmeye mecbur etti.” [Meryem 22-23]
Yine Barnaba İncili’ni yazanlar erkeklerin tek eş olmak zorunda olduğunu yazmışken kuranda bu sayı 4’e kadar izin verilmektedir.
“O halde erkek, Yaratıcısının kendisine verdiği tek eşle yetinsin ve başka her kadını unutsun.” [Barnabas 116:18]
“Eğer velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız, hoşunuza giden başka kadınlarla ikişer, üçer, dörder evlenebilirsiniz.” [Nisa 3]
Buna benzer o kadar fazla hata vardır ki… Bu incili yazan kişi her kim ise, ne coğrafya bilgisi var, ne Hristiyanlık öğretilerinden haberdar, ne de Kuran bilgisi var. Fakat bu kadar az bilgisine rağmen Müslüman coğrafyasının büyük bir kısmını kandırmayı çok iyi başarmış.