
Muhammed’in kuranı yazdırırken yaptığı hatalar – 1
İslam camiası, Kuran’ın Muhammed’in yazamayacağı kadar mükemmel bir kitap olduğunu iddia etmekte, böyle bir kitabı yazabilmesi için Kuran’da geçen bütün kıssaları biliyor olması gerektiğini öne sürmektedir. Fakat Muhammed zaten bu kıssaları biliyordu. Kendisini yetiştiren, bir Nasturi tarikatı rahibi olan akıl hocası Varaka bin Nevfel tarafından defalarca dinlemişti. Muhammed peygamberliğini ilan ettikten hemen sonra Varaka hayatını kaybetmiştir. Varaka’nın çok iyi derecede İncil ve Tavrat bildiği, bu kitapları Muhammed’e Arapça olarak tercüme ettiği sahih hadislerde mevcuttur.
Sahih Al-Buhari hadis no:3392
“Peygamber, kalbi hızla çarparken Hatice’ye döndü. Hatice’yi, Hıristiyan bir mühtedi olan ve İncil’i Arapça olarak okuyan Varaka bin Navfel’e götürdü. Peygamber sordu: “Ne görüyorsun?” Varaka, “Bu, Allah’ın Musa’ya gönderdiği melektir” dedi. İlahi Mesajı alana kadar yaşarsam, seni güçlü bir şekilde destekleyeceğim.
Muhammed’in kendinden önceki dini metinleri ve parşömenleri iyi bildiğini, eski Yahudi metinlerini tercüme ettirdiğine dair detaylar, başka bir postta gelecektir.
Konumuza gelecek olursak Muhammed bu kıssaları defalarca dinlemişti. Fakat Kuran’ı yazdırırken bu kıssaların bazılarını Kuran’a hatalı aktarmıştı veya kıssaları birbirine karıştırmıştı. Bu postta vereceğim örnek Meryem kıssadır. Muhammed Meryem suresini yazdırırken Meryem’leri birbirine karıştırmıştır. İsa’nın annesi Meryem ile, Harun’un kız kardeşi Miryam’ı aynı kişi zannetmektedir. Ayetlere bakalım.
MERYEM SURESİ 27-34. AYETLER
Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!”
“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.”
Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.
Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.”
“Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.”
“Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”
“Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir.”
Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur.
Bu ayette açıkça görüleceği üzere Ey Harun’un kız kardeşi diye sesleniliyor. Devamında Meryem beşikteki bebekle konuşmaları için işaret ediyor. Beşikte konuşan bebek hikayesi İsa’ya aittir. Devamında bana İncili verdi ve beni peygamber yaptı diyor. Yine İncil verilen kişi Meryem oğlu İsa’dır. Son olarak Meryem oğlu İsa işte budur diye ayeti bitiriyor. Muhammed çok açık bir şekilde Harun’un kız kardeşi Meryem ile İsa’nın annesi Meryem’i aynı kişi zannediyor. Bu ikisi arasında asırlar vardır. Fakat Muhammed böyle bir yanılgıya düşüyor.
İslamcılar, Muhammed’in yaptığı bu hatayı kıvırmak için Harun’da peygamberdir, İsa’da peygamberdir. “O yüzden İsa’nın annesi Meryem, Harun’un kız kardeşi olarak düşer” şeklinde kıvırır. Şu tesadüfe bakar mısınız? Kuran’da İsa’nın annesi Meryem, tam da Meryem adında kız kardeşi olan Harun’un kız kardeşi olarak yazılmış. İbrahim’in veya Davud’un değil de Harun’un.
Fakat bu kıvırma yönteminin boş bir çaba olduğunu başka ayetlere bakarak görebiliriz.
TAHRİM SURESİ 12. AYET
İffetini korumuş olan, İmrân kızı Meryem‘i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.
Muhammed aynı hatayı başka bir ayette tekrar yapıyor. Hristiyanlık ve İslam öğretilerine göre babasız bir şekilde iffetini koruyarak İsa’yı doğurmuş olan kişi Meryem’dir. Fakat bu ayetteki İmran, Harun’un ve Meryem’in babası olan İmran’dır. İsa’nın annesi olan Meryem’in babası Yehoiakim’dir. Muhammed İmran’ı, İsa’nın annesi Meryem’in babası zannediyor. Bu hatayı çok daha açık bir şekilde başka bir ayette daha yapıyor. Ayeti okuyalım.
AL-İ İMRAN SURESİ 35-37. AYETLER
Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” demişti.
Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.” -Oysa Allah, onun ne doğurduğunu daha iyi bilir- “Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.”
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.
İmran’ın karısı hamile kalıyor ve Meryem adında bir kız çocuğu dünyaya getiriyor. Bu çocuğun bakımıyla ise Zekeriya ilgileniyor. Nereden tutsan elinde kalacak bir ayet. Zekeriya İsa’nın annesi Meryem doğduktan sonra onun bakımıyla ilgilenen birisidir. İmran kızı Meryem ya da Harun’un kız kardeşi Meryem’in bakımıyla ilgilenen birisi değildir.
Peki Harun’un kız kardeşi söylemi Muhammed’in diline nereden dolanmıştı? Bi’ Tevrat’a bakalım.
MISIR’DAN ÇIKIŞ 15:20
Harun’un kız kardeşi Peygamber Miryam tefini eline aldı, bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler.
Bu ayetlerden anlaşılacağı üzere tarihte 2 tane önemli Meryem figürü vardır fakat Muhammed bu 2 Meryem’i aralarında olan yüzlerce yıllık farka rağmen aynı kişi zannediyor, Kuran’a da bu şekilde aktarıyor. Kısaca sahip olduğu bilgileri birbirine karıştırıyor.
Varakanin Hz Muhammede Tevrati ve İncili öğrettiğine ve bunlari arapca okuduguna dair kanitiniz var mi ?